Marx'ın Arnold Ruge'a Mektubu (çeviri) ve Yorumum
“Öyle ki, eleştirimizi politikanın eleştirisi
olarak belirlemekten, siyasette bir tarafı tutmaktan, örneğin, gerçek (reel)
mücadelelere girmekten ve kendimizi onlarla ifade etmekten hiçbir şey bizi
alıkoyamaz,. Bu, dünyanın önüne yeni doktriner prensiplerle çıkıp “İşte
hakikat, diz çökün önünde” demeliyiz anlamına gelmez. Dünyanın zaten varolan
prensiplerinden, yeni prensipler geliştirmeliyiz anlamına gelir. Şunu
dememeliyiz: Mücadelenizi bırakın, bunlar bayağı aptallıklardır; izin verin de
size hakiki mücadele(seferberlik)-sloganlarını verelim. Bunun yerine, dünyaya,
basitçe, neden mücadelede olduğunu ve bu [mücadelenin] bilincinin istense de
istenmese de elde edinilmek zorunda olduğunu göstermeliyiz. Bilincin reformu,
dünyayı kendi bilincine vardırmaktan, “kendinin-rüyasından” uyandırmaktan,
kendi eylemlerini ona açıklamaktan ibarettir. Bizim tüm meselemiz, Feuerbach'ın
din eleştirisi gibi, dini ve politik sorunları insanın kendi-bilincinde olan biçimine tercüme etmektir. Programımız; bilincin,
dogmalarla değil ancak; kendine karşı bilinmez kalmış mistik bilincin, dini ya
da siyasi olsun, analizi ile olan bir reformu olmalıdır.
Böylece apaçık belli olur ki, dünya, onu ancak onun-bilincinde-olarak meydana
getireceği bir şeyin hayalini uzun uzun kurmuştur. Böylece apaçık belli olur ki, görevimiz dünle
yarın arasında keskin, zihnî bir çizgi çekmek değil ama dünün fikrîyatını tamamlamaktır.
Son olarak, apaçık belli olur ki, insanlık yeni bir işe koyulmayacaktır, eski
işinin bilinçli olarak sonunu getirecektir. Böylece şimdi, “ajandamızın
amentüsünü” şu şekilde toparlayabiliriz: çağın mücadele ve isteklerinin
kendine-açık edilmesi (eleştirel felsefesi). Bu dünya ve biz için bir görevdir.
Bu ancak mücadele yoluyla ve ortak eforla başarıya ulaşabilir. Bütün bunların
üstüne, ne gerektiği yalnızca bir günah çıkarma meselesidir, ve başka bir şey
değil. Günahlarının bağışlanması için insanoğlunun tüm bunları oldukları gibi
ortaya koyması lazımdır.” ~Marx’ın Arnold Ruge’a mektubu
Kreuzenach, Eylül 1843
Marx’ın yarattığı diyalektik:
Hegelyen bir diyalektik. Marx’ın bulanması olarak bir diyalektik, Junge-Karl’ın
ortaya çıkış sancısı olarak bir diyalektik. Teolojik ve hümanist bir
diyalektik, ama aynı oranda da materyalist bir diyalektik. Hegelden miras kalma
bir yüceltme, tarih ileri gittikçe dünün üstüne çıkacağız sanrısı. İnsanı,
kendi özünde derin bir güç varmış, gücü toplumsal oranla bir güç değilmiş gibi
yüceltme sanrısı, hümanizm. Ama Feuerbach’ı aşmaya uğraşan bir materyalizm,
politik olarak (ve yalnızca bir sene sonra ekonomi-politik olarak) da kendini
ifade etmeye çalışan, toplumu ve ilişkilerini duyumlayan, bilinç meselesine
temelli bir yaklaşım arayan bir materyalizm doğmaya başlamıştır. Bu gelişme
çabası Alman İdeolojisinde bir zirve yapacaktır, Feuerbach bile Marx’ın
kurşunlarına hedef olacaktır, ama şunu da iyi biliriz ki Marx’ın satırları
arasında Junge-Marx, Sol-Hegelci olarak Marx asla tamamen yok olmayacaktır,
şaşmamalıyız. Bu erken mektupta, El Yazmaları ve Alman İdeolojisine kıyasla, jakoben
bir Karl yoktur, giyotinle tempo tutmak isteyen radikal devrimci henüz
gelmemiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder